Makale özeti ve diğer detaylar.
Kendisine eşlik eden bir post-modem kültürel mantıkla yükselen neo-liberalizm bir yandan genelleştirilen kodlara dayalı sosyal projelerin geçerliligine son verirken, bir yandan da liberalizmin özünü degiştirmektedir. Genelleştirilen kodlann yıkımı ilk bakışta bireysel hak ve özgürlükleri genişletiyor görünmektedir. Buna karşın, ekonomik ve siyasi alanlar arasında içsel bir çelişki belirmektedir. Genel kodlann yıkımı bireysel haklan tanım gereili arttırmaktadır çünkü kişisel farklılık noktalannın kimlik konumlanması ile birlikte sürdürülebilirliginin tanınması bireyin seçim hakkını olanaklar bakımından çogaltmaktadır. Ne var ki bireysel haklann çogalmasının yanında kişisel özgürlügün gizli bir daralmayla sınırlandıgı gerçeili .de mevcuttur çünkü bireyin kendini oluşturma süreci, iletişimin güdümsel bir nitelik kazandıgı zamanda adeta imkansızlaşmaktadır. Bu bakımdan bireyin yer aldıgı çevrenin incelenmesinin yanı sıra, bireyin kişisel eylemlerini somutlaştırdıllı girişimlerin ahlaki ya da gayn ahlaki olmasına bakılmaksızın hangi ölçülerde dış faktörlerle şekillendirilmekte olduguyla, söz konusu tutumlarm ne ölçüde kişinin kendi hür iradesiyle yapılandırdıllının sorgulanması, bireyin ve toplumun sistem içerisindeki konumunun belirlenmesindeki nihai anlam olarak belirmektedir .
The rise of neo-liberalism with a post-modem cultural logic that accompanies it not only outdates social projects based on general codes, but also hampers the essence of liberalism. At first sight, desttuction of general codes seems to enlarge individual rights and freedoms. Nevertheless, there occurs an implicit discrepancy between economic and political domains. Destruction of general codes by definition increases individual rights because emancipation of every individual idiosyncrasy as a means of identity positioning quadruples the options for individual choices. However, enlargement of rights take place with a clandestine shrivel of individual freedom because it has become almost impossible to achieve self-realizing under omnipresence of dominative communication. Therefore, along with the environment that covers individual, the ultimate meaning of individuaI's and society's positioning within the system passes through judgment of the deed by interrogating whether individual expressions have been shaped by external factors no matter whether be it deterrnined on the basis of ethical or non-ethical; or whether individual's initiatives are outcome of hislher free will whether be it deterrnined on the basis-of ethical or non-ethical.