Makale özeti ve diğer detaylar.
Kafkas bölgesindeki zengin petrol kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılabilmesi için güvenli ulaşım yoluna duyulan gereksinim, aynı zamanda dünya politikasının önde gelen aktörlerinin dahil olduğu bir satranç oyunu sonrasında Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi’ni gündeme getirmiştir. Buna yönelik anlaşmalar dizisi 2000 yılı itibariyle imzalanabilmiş, nihayet 2005 yılında da işletmeye girmiştir. Bahsekonu anlaşmaların hükümleri incelendiğinde, sıradan anlaşma kurgusunun ötesinde bir ayrıcalıklar ve bağışıklıklar silsilesiyle karşılaşılmaktadır. Bu yönüyle, ülkemizde Osmanlı döneminden bu yana olumsuz yönleriyle anımsanan kapitülasyon ve imtiyaz kavramlarının güncel bir uygulama örneği olup olmadığı hususunda çağrışımlar içermektedir. Konu, aynı zamanda anlaşmalar nezdindeki uyuşmazlıkların uluslararası tahkim yoluyla çözülmesini de öngördüğü veçhile, 1999 yılı Anayasa değişiklikleriyle ülkemizde imtiyaz sözleşmelerinde uluslararası tahkime gidilebilmesine imkan veren düzenlemeler bağlamında ele alınmayı gerekli kılmaktadır. Bu çalışma, bahsekonu denklemin temelsizliğini vurgulamakta ve imtiyaz sözleşmelerinin yeni bir Anayasal rejime kavuşturulmasına neden gereksinim duyulduğuna örnek bir olayın ayrıntılı şekilde hukuksal değerlendirmesine gitmeyi hedeflemektedir.
The need for a reliable transportation route for oil rich Caspian basin reaching out to world markets, following struggles through the so-called “chess game” amongst the world’s leading political powers, led to the BTC Project. Agreements relating thereto were signed in 2000, and the Project was commissioned by 2005. A close look into provisions of such agreements highlights a wide scope of privileges and immunities, proposing an unprecedented legal regime that reaches far beyond than found in agreements of similar nature. It therefore inevitably calls for repurcussions that they represent in today’s world a heir to capitulations of Ottoman era which triggers the minds of many quite negatively. As the agreements also foresee international arbitration, further elaboration is needed in the light of 1999 Constitutional changes allowing such provisions under concession contracts. This study aims at drawing attention to the fact that such a reasoning is groundless, and envisages, by a thorough legal analysis of the Project agreements, to underline the need for a new Constitutional regime providing safeguards against concessions.