Makale özeti ve diğer detaylar.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 3 Kasım 2002 Genel Scçimleri'nin ardından, "muhafazakar demokrasi" adlandırmasının partinin seçmen tabanını oluşturan farklı kesimleri bir araya gelirici bir kimlik olarak öne çıkarıldığını görmekteyiz. Bu adlandırmaya başvuran söylem içinde "müzakere", "katılım", "hoşgörü", "çokkültürlülük", "uzlaşma" kavramlarının da pragmatik bir politika kavrayışı, demokrasinin araçsal, bir yorumu, bireysel çıkarlar etrafında örgütlenen bir sivil toplum anlayışı ve dinsel kimliklere, din ve vicdan özgürlüğüne dayalı bir uzluşma arayışını ortaya koyucak biçimde kullanıldığı görülmekte. Bu çalışma, AKP ileri gelenleri ve milletvekillerinin "muhufazakar demokrasi" kavramlaştırmasını ve bu kavramlaştırmaya eşlik eden pragmatik-araçsal demokrasi anlayışını sorgulamayı amaçlamakta.
Following AKP's (Justice and Development Party) victory on 3 November 2002 General Elections, "conservative democracy" is presented to the different segments of the party's electorates as a unifying and all-encompassing identity. In many speeches, declarations and documents, the term "conscrvative democracy" is used in relation to the demands for "an active civil society", "participation", "tolerance", "multiculturalism", "compromise" and "deliberation". Certainly, we are familiar with such demands since the last quarter of the twentieth century parallel to the demands for reactivation of the representaıive democracy's legitimacy principle through active participation of the citizens to the politics. Nevertheless, AKP's use of these notions in defining its "conservative-democratic" identiıy is rather accompanied with a pragmatic consideration of politics, an instrumentalisl nolion of democracy, a mission of civil society organized around individual interests, a conception of tolerance and a quest for compromise based on the religious identities, liberty of religion and conscience. This pa per, aims to review AKP leaders', nolables', and the deputies' conceptulisation of "conservaıivc democracy" and to display basic dilemmas of such a pragmatic and instrumentalist consideraıion of democracy. In order to do so, the party program, party notables' declarations and the deputies' discourse during the plenary debates of the Turkish Grand Nationul Assembly are surveyed.