Makale özeti ve diğer detaylar.
Kötülük problemi, kötülüğün var olduğu gerçeğinin, bu âlemin kudret, hikmet ve iyilik açısından mükemmel olan bir yaratıcısı ve idare edicisi olamayacağına inanmak için iyi ve hatta zorlayıcı bir sebep temin ettiği iddiasından ortaya çıkmaktadır –yani, Tanrı'nın olmadığına inanmak için bir sebep olarak. Filozoflar arasında bu probleme, kötülük üzerine kurulmuş bir takım argümanlar vasıtasıyla dikkat çekilmektedir ki bu argümanlar, kötülük gerçekliğini göz önünde bulundurunca, Tanrı'ya inanmanın makul olmadığını göstermek amacına matuftur. Fakat esas problem, popüler bir romandan alınan aşağıdaki diyalog parçasında görüleceği üzere, filozof olmayan birçok kişi tarafından hemen algılanan ve gerçekten kuvvetlice hissedilen problemdir: ―O zamanlar bir inanca sahip olmuş olmalıyım. Kesinlikle bir şey vardı. Nasıl kaybettim ki onu? Bu tanrı olayına inanmayı ne zaman bıraktım? Çok fazla endişelenmeye gerek yoktu, zaten biliyordum ne zaman bıraktığımı: babası tarafından tecavüz edilmiş ve boğulmuş olan küçük kızın cansız yüzüne baktığım o gece.