Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu çalışma, Ankara’da yeni kurulan bir okula, 1937 yılında gönderilmiş mektuplara dayanarak gerçekleştirilmiştir. Bu okul yeni nesiller için müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla kurulmuş ancak 1936 yılında temsil şubesinin de eklenmesiyle Devlet Konservatuvarı’nın ilk nüvesini oluşturmuştu. Okulun akademik kadrosu tarafından ihmal edilen ve arşiv kurumlarının ilgilenmediği bu dökümanlar, okulun eski binasının bodrumunda bir tesadüf eseri bulunmuştur. Bunlar akademiye girmek için sınava kabul edilmek isteyen öğrenci adaylarının dilekçelerini içermektedir. Bu mektupları okurken, onların yeksenak hayatlarını değiştirmeye olan isteklerinin yanında yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş düşüncesinin yankılarını da görürüz. Düşündükleri, yazdıkları ama en önemlisi kendilerini nasıl tanımladıkları, bize gelişen Türk toplumu hakkında tarihsel bir panaroma vermektedir.
This study is based on letters sent in 1937 to a newly-founded school in Ankara. This school was established with the purpose of producing music teachers for the new generations, but formed the nucleus of the State Conservatory with the addition in 1936 of a drama department. These documents, ignored by the school’s academic staff and overlooked by archive institutions, were found by chance at the basement of the school’s old building. These consist of petitions of student candidates for acceptance to take the exams. Reading these letters we not only feel their desires to change their monotonous lives, but also see the echoes of the contemporary thoughts of the newly-formed Republic of Turkey. Their thoughts, writings and most importantly their self-definitions present a historical panorama of the developing Turkish Society.