Makale özeti ve diğer detaylar.
Çin tarihinin en büyük düşünürü ve siyaset kuramcısı Konfüçyüs’ün, üretilen müzik ile toplumsal refah arasında kurduğu bağ, bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. 1950’lerdeki sanayileşme hareketleriyle birlikte Türkiye’de birçok kural, değer ve inanç altüst olmuş, yeni olaylar, beğeniler, tüketim biçimleri ortaya çıkmıştır. Bu anlamda popüler kültür, üst kültür ürünlerinin karşısında vazgeçilmez konumunu almıştır. Türkiye gibi az gelişmişlik örneği gösteren kapitalist toplumlarda halk, hakim sınıflara karşı kendi isyankar duygularını işleyen, toplum içindeki çarpıklıkları barındıran popüler müzik ürünleriyle avunmakta, kendi çaresizliğini, yenilmişliğini anlatan bu ürünlerden ilginç bir haz almaktadır. Oysa sanatın, insanlığın mutluluğa doğru ilerlemesi, insan yaşamının gelişmesi için bir yol olduğu varsayılmaktadır. Dolayısıyla günümüzde, sanat kavramına ait bakış açılarının tümden değiştiği söylenebilir.
The connection which Confucius, the greatest philosopher and political theorist in Chinese history, made between social welfare and music production has been taken as the starting point of this paper. Beginning with the industrialization movements in 1950s, many rules, values and believes have changed, new pleasures and consumption types have occurred. In this sense, popular culture products have become irresistable in comparison with high culture products. In developing, capitalist countries such as Turkey, people are interestingly consoled and delighted with popular music products which perform their rebelliousness against dominating classes, and which include social injustice. However, art is considered, actually, to be a road taken for people’s happiness and development. Therefore it is possible to say that in most of today’s societies, the perception of the concept “art” has totally changed.