Makale özeti ve diğer detaylar.
Questions on how to measure financial performance, and the real indicators of correct and real financial performance, have always been an unsolved actual argument in financial economics theory and practice, though they have been discussed for centuries. Accounting based profit measures kept their dominance to measure financial performance for a long time. Indeed, the shortcomings of profit maximization goal have been expressed for more than 200 years. Nevertheless, barely last 40-50 years’ fundamental developments in global economic view and studies in financial economics have transmitted the focus from profit maximization to shareholder value comprehension, or value maximization, in other words. This transformation emerged in developed Anglo-Saxon economies and has been settled there today, on a large scale. Although it can be observed that the main trend in other developed and developing economies is on the same way, the convenience of the new paradigm and metrics especially in developing economies, in recent phase, is still in a dense argument.
İşletmelerin finansal performansının nasıl ölçülmesi gerektiği, finansal performansın gerçek ve doğru göstergelerinin neler olması gerektiği, finansal ekonomi kuram ve uygulamasında asırlardır tartışılmakla birlikte halen görüş birliğine varılamamış, her zaman güncelliğini koruyan bir argüman olmuştur. Muhasebe tabanlı kâr ölçüleri, uzun süre finansal performansın ölçüsü olarak baskınlığını korumuştur. Aslında kârı ençoklamak olarak ifade edilebilecek bu amacın taşıdığı eksiklikler en azından 200 yıldır ifade edilmektedir. Ne var ki, ancak son 40-50 yılda küresel ekonomik görünümdeki köklü değişiklikler ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan finansal ekonomi kuramındaki gelişmeler, odağı kârı ençoklamaktan, hissedar değeri anlayışına, bir başka deyişle değer ençoklamasına kaydırmıştır. Bu dönüşüm gelişmiş Anglo-Sakson ekonomilerde başlamış ve bugün büyük ölçüde yerleşmiştir. Diğer gelişmiş ve gelişen ekonomilerde de eğilimin bu yönde olduğu gözlenmekle birlikte, özellikle gelişmekte olan ekonomiler için yeni anlayış ve ölçülerin bu aşamadaki uygunluğu halen yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.