Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkiye'deki aydınların Batı'yı "nasıl algıladıkları" sorusunun yanıtı, aslında hem bir düşünsel mücadele tarihini, hem de kadim bir problemi içerisinde barındırır. Doğu ile Batı arasında sıkışmışlık, bu sıkışıklığın pratik çözümü olarak sentezcilik, bilim ve teknolojide geri kalmış olmanın tetiklediği sürekli bir hesaplaşma ve düşmanlık hâli bu kadim problemin öne çıkan bazı travmatik gerçekleridir. Bu ülkedeki tüm aydınların temel sorunu olsa da, özellikle Türkiye'deki İslâmcı aydınlar açısından Batı, öncelikle Hıristiyanlık ve materyalizm biçiminde algılanmış, ona karşı üretilen tüm karşıt görüşler, bu iki kavram üzerine odaklanmıştır. Kendisi de İslâmcı bir aydın olan Fethullah Gülen de, zaman zaman bu politik kültürel damarlardan beslenir. Buradan derlediği referansları okuyucuları ile paylaşır. Fakat onun Batı'ya dair kendisine has bazı düşünceleri de mevcuttur. Bilhassa, Batı düşüncesi ve felsefesi, Hıristiyanlık, komünizm, kapitalizm, ateizm başlıkları altında belirginleşen bu düşüncelerinde Gülen, aynı kavramların insanlık adına ortaya çıkardığı tek şeyin "kötülük" olduğuna inanır. Ona göre Batı'nın İslâm dünyasına dair fikirleri ile amaçları Haçlı Seferleri'nden beri hiç değişmemiştir. Fakat aynı amaçların kaynağı kimi zaman Batı olsa da, çoğu kez bu amaçları gerçekleştirmek için yerli işbirlikçiler (aydınlar, sanatçılar, yazarlar vb.) görev alırlar. Gülen bu vahim tehlikeye karşı, yazdıklarıyla "masum Anadolu insanı"nı uyarmayı da ihmal etmez. Gülen'in uyarıları, milletin geleceğini kurtarmak amacını taşır. Sonuç olarak, bu ve benzeri öngörülere sahip olan Gülen için Batı ve düşüncesi, bir süre sonra ebedî ve ezelî bir mücadele nesnesine dönüşür. Bu sebeple, Gülen'in bu çabası, aslında, "kötü" ve "çirkin"e karşı "iyi"nin onur mücadelesinin tarihidir. Çünkü "iyi"nin, yani İslâm'ın yeryüzüne hâkimiyeti ile bütün bu mücadele de artık sona erecek, insanlık bu belalardan ebediyen kurtulacaktır.
Determining how intellectuals perceive the West requires understanding both the history of intellectual struggle and an ancient problem. Some prominent and traumatic truths of this ancient problem include being stuck between the East and the West, the application of synthesis as a practical solution to the matter, an on-going payoff, and a state of hostility triggered by backwardness. Although the West is a fundamental problem to all intellectuals in Turkey, it has been perceived especially by Islamist intellectuals as Christianity and materialism and all of the opposing ideas, uttered against it, have focused on these two concepts. Fethullah Gülen, an Islamist intellectual, also feeds on these political cultural veins at times. He shares the references he compiles from these veins with his readers; however, he has ideas of his own concerning the West. In his ideas, which become apparent under the titles of Western thought and philosophy, Christianity, communism, capitalism, and atheism, Gülen believes that the only thing such concepts lead human beings to is 'evil'. According to him, the ideas and purposes of the West concerning the world of Islam have not changed since the Crusades. Although the source of the same purposes is the West, at times local collaborators (intellectuals, artists, writers, etc.) are also appointed to realise them. Gülen never neglects to warn 'the innocent Anatolian people' against this fatal threat through his writings as well. Gülen's warnings aim to save the future of the people. Consequently, for Gülen, who has such foresight, the West and Western thought then transform into an eternal and sworn object of struggle. Therefore, Gülen's efforts are actually the history of a struggle for honour of 'the good' against 'the bad' and 'the ugly'. With the world domination of 'the good' (i.e., Islam), this struggle will come to an end, and humankind will dispose of this evil.