Makale özeti ve diğer detaylar.
Modern toplumlarda bireyselleşmenin beraberinde getirdiği sosyal bağlardaki zayıflama, toplumda güven duygusunun eksikliği, toplumsal ilişkilerin git gide zayıflaması gibi, toplumun sağlıklı bir şekilde devamını zora sokan sosyal hastalıkların giderilmesi hususunda bir çözüm önerisi olarak, Sosyal sermaye, sosyal bilimler alanında uzun zamandır tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sosyal bilimcilerin bir kısmı, sosyal sermaye kavramını toplumsal hastalıkların yegâne ilacı olarak sunarken, bir kısım sosyal bilimciler ise sosyal sermaye kavramına biraz daha ihtiyatlı yaklaşmayı tercih etmektedirler. Söz konusu bu düşünürler içerisinde zikredebileceğimiz Pierre Bourdieu, sosyal sermaye'yi toplumsal eşitsizliğin ve toplumda oluşturulmuş elitler iktidarının devamını sağlayan bir kaynak olarak görür. Bourdieu'ya göre, sosyal sermaye, toplumsal aktörlerin grup aidiyetleri, sosyal ve kültürel kodlar, Habitus vb. olgular yardımıyla bir yönü ile sosyal hayatı kolaylaştırırken, bir yönü ile de sosyal eşitsizlikleri meydana getiren bir fonksiyona sahiptir.
Term of Social capital has been discussed in the field of social sciences for a long time within the framework of a solution option for social problems such as weakening in social ties, lack of sense of confidence in a society and gradual weakening of social relations that are resulted from individualization in modern societies. Some social scientists present the term of social capital as the sole solution option for social problems while some others prefer to have a precautionary approach in this regard. Pierre Bourdieu is one of those thinkers, who consider the social capital as a source of social inequalities and maintenance of elites' power in a society. The social capital, according to Bourdieu, facilitates social life by means of phenomena such as social actors' sense of belonging to groups, social and cultural codes, Habitus and so on, however; it has also a function of creating social inequalities.