Makale özeti ve diğer detaylar.
Dağılma döneminde, siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda büyük yıpranışlara teslim olan Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'ndan yeni yıkımlarla ayrılmıştı. Milli Mücadele ile kendini toparlayarak yeni bir devletin çatısı altına giren Anadolu halkı, bu süreçte imkansızı başarmıştı. 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir Yunanlılarca işgal edildi ve Anadolu halkı, büyük bir kararlılıkla birlik ve beraberlik çalışmalarını sürdürdü. Anadolu'nun gözdesi İzmir, bu çabalar sonucu 9 Eylül 1922'de işgalden kurtarıldı. Ancak bu kurtuluş, yeni ve büyük bir felaketi beraberinde getirdi. 13 Eylül 1922'de İzmir yanmaya başladı. İzmir merkezinde başlayan facia, rüzgarın etkisiyle hızla yayıldı ve günden güne büyüyerek etkisini sürdürdü. Yangın günler sonra son buldu. Birbirine çok yakın ve ahşaptan yapılmış İzmir evleri kolaylıkla yandı. Evlerin yanında işyerleri, resmi ve özel birçok bina da yanmıştı. Meskensiz kalan İzmir halkı, kurtuluş sevincini doruklarda yaşayacağı sırada, "başını sokacak bir yer" derdine düşmüştü.
Otoman Empire, who was exposed to great damages in the left with the new destructions from World War I. Anatolian people who rise to its old power with the national struggle under the umbrella of a new state, had done the impossible in this process. Izmir was occupied by the Greeks on May 15, 1919 and Anatolian people continued their work with a great commitment to achieve unity. As a result uf this effort, favourite Anatolian's, was saved from invasion on 9 September 1922. However, this liberation brought a new and great disaster: on 13 September 1922 the city began to burn. The disaster began in the center of Izmir spread rapidly with the effect of wind and contunied expanding from day to day. The fire ceased after so many days. Izmir houses which are wooden and built so close to each other burned easily. In addition to homes, offices and a lot of public and private buildings burned. Izmir people, who was homeless now, had fallen into trouble "a place to put their head" just as they would live the joy of salvation.